12 Aralık 2007 Çarşamba

TEKNOLOJİYE YENİK Mİ DÜŞÜYORUZ

Prof.Dr. Harun BAYTEKİN

Tarımsal üretimde her geçen gün tarımsal işlemlerimizi elimizden alan yeni teknolojik aletler geliştiriliyor ve hizmetimize sunuluyor.
Küçük arazilere sahip işletmelerde orak, düven, ot tırpanı (kosa), diğren, yaba, parmaklı, nacak, çapa, kazma, kürek, bel, tırmık, bakraç en vazgeçilmez aletlerdi.
Mayıs ayında başlardı ve yoğunlaşırdı işler. Çayırlarda otlar çiçeklenir, tırpanlar dişenir ve biçim başlardı. Günlerce ot biçilir, biçilen otlar kurutulduktan sonra sabah çiğinde deste yapılır ve kapalı yerlere taşınırdı. Ot hasatlarını arpaların hasadı izler, oraklar buğday hasatlarının sonuna kadar elden düşmezdi. Bir ay boyunca biçilen arpa ve buğdaylar sabah çiğinde toplanır ve harman yerine getirilirdi. Her gün bir harman yapılırdı. Düvenler sabahları çakmak taşları düşmesin diye ıslanır ondan sonra harmana başlanırdı. Akşama kadar, at, öküz veya traktörle dövülen harman, akşamüzeri toplanır ve savrulurdu. Harmanlar da günlerce sürerdi. Çocukların en sevdiği dönemlerdi harmanlar. Yığınların arasında saklambaç oynamak, harmanların içinde çeşitli jimnastik hareketleri yapmak çok hoşlarına giderdi.
Mısır, kavun, karpuz, susam, pamuk, süpürge darısı, domates hep elle çapalanırdı tek tek. Seyreltme de elle yapılırdı. Elleri nasır tutardı çiftçilerimizin. Çapaya ilk başlamalarda eller su toplar, patlardı hep. Masrafsız da olda zor işlerdi hep. Yine bu ürünlerin hasatları, günleri ayları alırdı. Elle toplanırdı tek tek, harmanları da elle yapılırdı.
Geçen hafta Cuma günü Bursa Tarım Fuarına son sınıf öğrencilerimizi götürdüm. Hemen bütün tarımsal işlemleri yapabilen makinalar geliştirilmiş. Dev traktörler, iş makinaları, sulama makinaları, hasat makinaları, süt sağma makinaları, jeneratörler, aklınıza gelebilecek her türlü işi yapabilen makinalar geliştirilmiş ve sergileniyordu. Üzüm toplama makinası çok ilgi çekmişti. Hatta çiftçilerimiz makinanın bu işi yapamayacağını bile iddia ettiler gerçi.
En ilgi çekenlerden bir tanesi de fuardaki en büyük 180 BG’lik iki traktörün Karacabeyli bir çiftçi tarafından alınmasıydı. Bu çiftçimizle görüşme imkanımız olmadı ama, mutlaka şimdiye kadar işlerini yürüttüğü traktörleri vardı. Olayın özeti şuydu aslında. Anılan üreticimiz, mutlaka bu yıl ürününden iyi para kazanmıştı. Alın teri, göz nuru, toprağın bereketi yurtdışına gitmişti. İleri teknoloji kullanma sevdasıyla gereksiz bir şekilde kaybetmiştik.
Tarımda nüfus istihdam edemeyen ülkelerin kendi amaçları doğrultusunda geliştirdikleri tarım alet ve makinalarının hemen hepsini kullanıyoruz. Ancak, küçük aile işletmelerinin teknoloji kullanımında daha dikkatli davranmaları gerekiyor aslında. Elbette, ekim, bakım, hasat, harman gibi işlemlerimizi kolaylaştırmak, daha kısa sürelerde bitirmek gerekiyor. Artık orakla ekin, kosayla ot biçemeyiz. İleri teknolojiden yararlanmak zorundayız. Ama hiçbir zaman da, ülkemizi traktör, tarım alet ve makinaları hurdalığına çevirmeye hakkımız yok.
Bu topraklarımızın tapulu sahibiyiz. Atalarımızın kanıyla sulanmış bu topraklarda daha dikkatli olmak zorundayız. Tarlanın tapusu cebimizde aslında ama Amerikan tohumu ekerek, İtalyan traktörle toprağı işleyerek, Alman ilaçlarıyla hastalık ve zararlı mücadelesi yaparak, Hollanda’nın biçerdöveriyle hasat yaparak hep onları kazandırıyoruz.