12 Aralık 2007 Çarşamba

ÇİFTÇİMİZ YAŞLANIYOR

Prof.Dr. Harun BAYTEKİN

Çiftçimiz gün geçtikçe yaşlanıyor bilmem farkında mısınız? Köylerimizde her geçen gün yaş ortalaması yükseliyor. Nüfus kayıtlarına göre insanımızın ömrü uzuyor gibi görünse de aslında genç nüfus köylerimizi terk ediyor, başka mesleklere yöneliyor.
Genç nüfusun köyden ayrılma, çiftçiliği sevmeme sorunları var mutlaka. Bu sorunlar çözülmediği sürece, çiftçiliğin 50-70 yaş arası insanlarımız tarafından yapılacağı muhakkak. Çiftçilerimizi gücendirmek aklımın ucundan geçmez kesinlikle, ancak ileri yaşlarda geleceğe yatırım yapma güdüleri azalıyor insanın. Özentileri azalıyor. Hani ununu eledi eleğini astı misali. Oğlunu kızını evlendirmiş oluyor. Uzun vadeli meyve plantasyonları, işi geliştirme, kayıt tutma, risk alma çoğu zaman zor geliyor. Eskiden evin büyük oğlu genellikle çiftçi yapılır, bitkisel ve hayvansal üretim işleri erken dönemde üzerine kalırdı. Şimdiki çiftçilerimizin çoğunluğu erken yaşlarda çiftçiliğe başlayanlardan, gerçek ustalardan oluşuyor. Gerçek ustalar diyorum, çünkü çiftçilik, tarım bir sanat dalıdır gerçekte. Sanat da küçük yaşlarda öğrenilir. Çiftçilerimiz sanatkârdır bu bakımdan.
Gençlerimizin çiftçiliği sevmeme sebeplerini araştırmak ve çözüm bulmak gerekmektedir. Çünkü tarımsal üretimde nüfusun yaşlanması yapısal bir sorun haline gelmiştir ve mutlaka çözümlenmelidir.
Gençlerimizin çiftçiliğe eğilimlerinin azalmasının başında ekonomik nedenler, gelirlerdeki azalmalar gelse de başka sosyal sorunlar da dikkati çekmektedir.
Gerçekten miras hukuku nedeniyle arazilerin parçalanması, çiftçi başına düşen arazi miktarının azalması, tarımsal ürün fiyatlarının uluslar arası fiyatlara endekslenmesi, üretim maliyetlerinin artması ve karlılığın azalması, çiftçilikte gelecek göremeyen çiftçilerimizin, çocuklarını başka mesleklere yönlendirmelerine neden oluyor. Bunların başında memurluk gibi ücretli, sosyal güvencesi olan işler geliyor.
Çiftçilik ekonomik gelir getirse de pek çoğu üretici tarafından yaşanan bazı sıkıntılar nedeniyle sevilmiyor. Toz toprakla uğraşmak, hayvanlara bakmak zor işler olarak algılanıyor. Hatta bu bağlamda çiftçilerimizin kızları kolay ve rahat yaşanacağı düşüncesiyle köyde kalmayı istemiyor, bir şekilde evleneceği gençleri şehirde iş bulmaya zorluyor. Hatta evlendikten sonra da benzer zorlamalar dikkati çekiyor.
Gençleri köyden uzaklaştıran en önemli nedenlerden biri de büyüklerin otoriter tutumlarıdır. Büyükler Allah geçinden versin ölünceye kadar ekileceğe, dikileceğe, alınacağa satılacağa karar veriyor çiftçilikte. Dolayısıyla çiftçilik yapmak isteyen gençlerin de çoğunluğu ideallerini gerçekleştiremedikleri için adeta başka mesleklere kaçmalarına neden oluyor.
Genç nüfusun çiftçiliğe özendirilmesi, tarımda yeniliklerin benimsetilmesi, uzun vadeli yatırımların yapılabilmesi, reorganizasyonu, sağlıklı bir yapının oluşturulması, geliştirilmesi ve kurumsallaşmanın tesisi için zorunluluktur. Köylerimizde artık şehir hayatını özendirecek hiçbir eksiklik kalmamıştır. Sosyal imkânlar gelişmiştir. Şehirlinin özlediği yaşam alanları haline gelmiştir. Bu nedenle, erken yaşlarda yapılan işlere gençlerin de iştirakinin sağlanması, çiftçiliğin küçük yaşlarda benimsetilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu sanat dalı mecbur kalınan bir meslek haline gelecektir. Oysa tarımsal üretim her alanıyla kutsal sayılabilecek özelliktedir. İnsanı beslemektedir. İnsanı giydirmektedir. Şehirlilerin her zaman çiftçilerimize minnet ve şükran borcu vardır.
Genç nüfusun tarımsal üretimde planlı bir şekilde istihdamı sağlanmalı, uzun vadeli planlarla tarımsal üretim verimli hale getirilmelidir. Bu amaçla, gençler sertifikaya yönelik kurslarla çiftçiliğe özendirilmeli, tarımsal kredi ve teşviklerde yaş sınırı getirilerek genç nüfus tarımsal üretimde yerini almalıdır.